Sonbahar gelip rüzgârlar serin serin esmeye başlayınca insan üşüyor, daha çok eve kapanıyor. Ben de böyle soğuk bir günde evde camın dibinde oturup mahalleyi seyre daldım. Etrafa bakınırken karşı komşunun çatısındaki bir güvercin dikkatimi çekti. Olduğu yerde duruyor, etrafındaki güvercinler geziyor, oynaşıyor ama o güvercin sesiz ve yalnız, öteki kuşlara hiç karışmıyor, oynamıyor… O kuşun bir anlam veremediğim bu hali şefkatimi kabarttı, yüreğim sızladı. İnsanın eli ulaşmıyor ama şefkati uzaklara ulaşıyor işte… Bana ne diyemedim; Hasta mıdır, yaşlı mıdır? Elimden gelse doktora götüreceğim fakat nasıl yaparım? Düşünürken arka sokaktaki komşumun çocuğu aklıma geldi. Çocuk kuş meraklısı, bu işlerden anlar diyerek ona gittim durumu anlattım. Sağ olsun hemen geldi, kuşu görür görmez, *Abi bu kuş yabancı, evcil kuş. İhtimal ki kayıp olmuş onun için böyle üzüntülü* dedi...