Aşk ruha teslim olmak, dış gözünün kör olması, iç gözünün bütün varlığa açılmasıdır. İç gözüyle varlığı bulanlar maddeye ve hırslarına hükmedeceklerdir. Aşk maddeye esir olmadan, Allah`a yani sonsuz birliğe ulaşmaktır. Fertte cemiyeti, insanda insanlığı sevmek, vuslattan uzak olsa da ona ulaşamamaktan ve yanmaktan zevk duymaktır. Âşık sevdiği için övünmez, aşkıyla övünen gerçek âşık kabul edilmez. Aşk, tasavvufun en önemli konularından olup sufilerin eserleri kaleme almalarına neden olmuştur. Aşk her devirde her zamanda insanları etkilemiş, gerek mecazi gerek hakiki her türlüsü insanı heyecanlandırmıştır. Tasavvuf tarihi ilahi aşkla yazılmış divanlar, şiirler ve eserlerle doludur. Onları bu düşünceye götüren, heyecanlandıran Allah aşkı ve muhabbeti olmuştur.
Aşkı anlatmak zordur sözüne sanki nazire yaparcasına onlar Allah`a duydukları muhabbeti eserlerinde sayfalarca anlatmışlardır. Tasavvufta Hakka vuslatta insanı en hızlı bir şekilde yol almasına sebep olarak görülen aşk ve bu yolda giden sufiler hep dikkatle takip edilmişlerdir. Kısa ve özlü sözler ve dizelerle yaşadıkları, tattıkları aşkı kendilerini takip edenlere en güzel şekilde ifade etmişlerdir. Burada eserlerinden istifade ettiğimiz sufiler de Allah aşkını divanlarında en güzel kelimelerle aktarmışlardır. Okuyan insanların bu sözlerden etkilenmeleri gayet normaldir. Aşkı böyle güzel anlatan eserleri okuyup yorumlamak son derece güzel bir iş olmakla birlikte sorumluluk ta getirmektedir. Bu kitapta da bu özel duyguyu Allaha duyulan muhabbeti anlatan eserlerden aldığımız özel mısraları okuyucuların gönlüne aktarmaya çalıştık. Bunda ne kadar başarılı olduğumuz takdiri okuyuculara aittir. Samimi olarak Allah için bir şeyler yazma ve insanlara faydalı olma gayesine ulaşmak en önemli hedefimizdir.