Tevrat’ta hikâye edilen Rabbin acımasız ve bencil karakteri, Tanrı kavramının sevilmesindeki zorluğu beraberinde taşıyordu. Tevrat’taki Tanrı’nın sevilmesi zordur. Çünkü insanı, sudan sebeplerle cennetinden kovup meşakkatli bir dünyada yaşamaya zorlamıştır. Hatalarını affetmek yerine tufanla helâk etmeye kalkmıştır. Gücü mutlak olduğuna göre dünya üzerindeki felaketlerin planlayıcısı da odur. Onun sevilebilmesindeki güçlüğü anlatabilmek için daha başka bir sürü neden gösterilebilir.
Buna mukabil, herhangi bir din adamı bu önermeyi kabul etmeye pek yanaşmaz. Tanrı’yı sevebilmenin son derece kolay olduğunu savunur. Buna itiraz etmek için yeryüzündeki nimetlerden bahsetmenin yeterli geleceğini söyler. Bu sözler elbette hayli akla yatkındır, ama unutulmamalıdır ki daha zahmetsiz bir hayattan ve bunu bize veren cennet bahçesinden kovulmuş varlıklarız biz.
Tanrı anlayışı göz önünde bulundurulduğunda, sevgiden dem vuran mutasavvıfların sözleri tanıdık olduğu kadar bir hayli de uzaktır bize. Çünkü onlar, insanın sevdiğiyle bir yuva kurup mutlu mesut yaşamasını salık veren kişiler değillerdir. Upanişad’ın isimsiz bilgesi gibi onlar da bu tür çözümlerin geçiciliğinin farkındadırlar.