"Hiçbir dille anlatılamayacak bir gizemi anlatmaya çalışmak, aynı anda hem zorlu, hem de umutsuz bir şey gibidir." -P. Sorlin- Bizi "yapan" asıl şey nedir? İnsanın gerçeği nerede yatıyor? Ya da Baudelaire’in söylediği gibi, arı düşle karşılaştırıldığında, asıl sanat, bildiğimiz sanat bir küfür müdür? Daha önce öyküleriyle tanıdığımız Nuray Tekin, bu kez, ülkemizde de dünyada da fazla örneği olmayan bir türle, düş anlatımları ile okurların karşısına çıkıyor. Tekin, 30 yıllık bir zaman dilimi içinde kaydettiği düşlerini bir araya getirdi ve edebiyatı, bilimi ve sanatı iç içe geçirerek bu eseri ortaya çıkardı. Ancak kitap sadece düş anlatımlarından oluşmuyor. Yazar, "bilinçsiz düşünme", düş vb. durumların, genel olarak yaratıcılık, özel olarak edebiyat ile, hatta ideolojik yanılsamalar ve insanın varoluş ya da kendini oluşturma süreci ile olan bağlantılarını da kurmaya çalışıyor. Uzun bir dönemi kapsayan ve düşlerin saf halleriyle, "kendinde kurguları" ile anlatıldığı Düş Kayıtları kısmında, dönemin toplumsal ve siyasi olayların yansımaları açıkça görülebildiği gibi, Marlon Brando’dan Jack Nicholson’a; Elvis Presley’den Mick Jagger’a; Okan Bayülgen’den Cem Yılmaz’a ve Duygu Asena’ya kadar birçok ünlünün boy gösterdiği, zaman zaman okuru gülümsetecek düşlere de rastlanmaktadır. Son bölümde ise düşlerin kurgusal/edebi düzeylerdeki olanaklarına işaret etme amacıyla, düşlerden kaynak bulan kurgusal metinlere yer verilmiştir.