Coğrafyanın insan ruhuna, aklına, kimliğine, hayal gücüne derin tesirleri vardır. Bundan dolayı insan kendi coğrafyasına karşı da çok uyanık ve bilinçli olmalıdır. İnsanlar, içinde bulunduğu toplumun, coğrafyanın, medeniyetin iyi ve kusurlu yanlarını tespit ederek daha iyiye ulaşmanın yolunu aramalıdır. Şarklı bir millet olan Türkler yaklaşık iki yüz yıldır Batılılaşma macerası yaşamaktadır. Bu maceranın etkileri günümüzde de hâliyle derinden hissedilmektedir. Ahmet Hamdi Tanpınar mütefekkir, şair, romancı, hikâyeci, denemeci, çevirmen, edebiyat tarihçisi ve bilim insanıdır. Tanpınar hem sanatkâr, hem mütefekkir hem de bilim insanı olması vesilesiyle Şark ve Garp üzerine derin dikkatlerle bakabilmektedir. Sözgelimi Tanpınar’a göre en güzel Batılılaşma kendi olabilmek ve sürekli yenilenebilmektir. Medeniyette devam, bütünlük kavramlarını önemseyen yazara göre her şey kendi kanunları içinde tekâmül etmelidir. Tanpınar, Garp’ın eşyaya şekil vermede, üretkenlikte Şark’tan üstün olduğunu beyan eder. Şarklıların hayatını tam yaşamadığına inanan sanatkâra göre insan kaderinde karşılaştığı sorunları yenmelidir. Şark’ın kaderci anlayışından mutlaka kurtulmasını savunan yazara göre beşerî vazife düsturuyla yaşayanlar, iradesiyle Tanrılaşır. Bu kitap vesilesiyle üzerimde emeği olan bütün hocalarıma şükranlarımı arz ederim. Kitabı dil ve anlatım yönüyle kontrol eden arkadaşlarım Selmani Karadoğan ve Osman Dağ’a hürmetlerimi bildiririm. Çalışmam esnasında beni destekleyen eşim Sevgi Hanım’a çocuklarım İlayda, Ayberk ve Eymen’e sevgilerimi sunar, çok teşekkür ederim. Bu mütevazı çalışmanın bilim dünyasına ve Tanpınar çalışmalarına katkı sağlaması dileğiyle.