Tanısan Severdin, ön yargılarımıza ve sorgulamadan benimsediğimiz kalıplaşmış düşüncelerimize sağlam bir tokat atıyor. Şiirsel anlatımı, sade ama çarpıcı üslubuyla bir solukta okunacak ve okurun boğazında yumru bırakacak bir roman…
Dinçer Aslan; çok farklı dünyalara ait insanların, görüşleri birbirine taban tabana zıt olsa da “insan olma” noktasında kesiştiklerinde aslında bir o kadar benzer olduklarını gösteriyor bize.
Orta yaşlarına varmış bir adamın geçmişi ve bugünüyle hesaplaşmasına, farklı zamanlarda gerçekleşmiş iki tren yolculuğu üzerinden tanıklık ediyoruz. Bir tanesi Ankara Gar patlamasına denk gelen ve her ikisi de yaşamında dönüm noktası olacak olayları barındıran bu yolculukların odağında ise aşkın belki de en saf hâliyle Deniz var.
Roman, anlattığı hikâye ile içimize işlerken bir taraftan da nefret ve ayrışmanın yerine sevgi ve hoşgörüyü koyabilmenin çok da zor olmadığını hissettiriyor.
“Kaplumbağalar böyle, yumurtadan çıkar çıkmaz daha yol iz bilmeden denize doğru gidiyor ya ne garip değil mi şair? Biz de onlar gibi öyle...”
“Kimisi de ölümüne gidiyor ama...”
“Olsun, sonuçta deniz niyetiyle gidiyor.”
“Belki yolda ölenler, ölümü deniz sanıyordur sonunda.”
“Öyle ya nerden bilsin hayvan?”
Başımı çevirip öte yana bakıyorum, komutan yola odaklanıyor bir süre.
“Nasıl biriydi Deniz?” diyor bu kez üzüntüden kaçış olmadığını kabul ederek.
Uzun uzun düşünüp Deniz’i anlatacak tek bir cümle bile bulamıyorum.
“Bilmem, iyiydi. Tanısan severdin.”