Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, âlemlerin Rabbi olan Allâh’a mahsûstur. Salât ve selâm Hâtemü’l-Enbiyâ Efendimiz Muhammed’e (A.S.M), O’nun âl ve ashâbına olsun…
Üstâd Bedîüzzamân Saîd Nûrsî Hazretlerinin te’lif ettiği mantık ilmine dair olan Ta‘lîkât nâmındaki eseri aslına bağlı kalarak tercüme ve neşretmeyi bize nasib eden Allâh’a sonsuz hamd ederiz.
Birinci Dünya Savaşı’nın ayak seslerinin duyulduğu çalkantılı yıllarda Van’daki Horhor Medresesi’nde talebelerine yüzyüze dersler okutan Üstâd Hazretleri, 1913’te Mantık ilimine dair Gelenbevî’nin “el-Burhân” adlı kitâbını talebelerinden Molla Habib’e ders verirken kendi takrîrlerini yani aktarım ve açıklamalarını yazdırmak suretiyle Ta‘lîkât eserini te’lif etmiştir.
Burhân-ı Gelenbevî olarak da bilinen “el-Burhân” kitabının yazarı İsmail Gelenbevî, 1730 yılında Manisa’nın Kırkağaç ilçesine bağlı Gelenbe’de doğmuştur. Daha çok Gelenbevî olarak tanınmışsa da bazı eserlerinde Şeyhzâde lakabını da kullanmıştır. İsmail Gelenbevî doğduğu kasabada tahsile başlayıp bir süre sonra da İstanbul’a giderek Fâtih Medresesi’ne girmiş ve burada devrin ünlü müderrislerinden Arapça ile birlikte naklî ve aklî ilimleri tedrîs etmiştir. Medrese tahsilini tamamlayıp 1763 ylında ruûs imtihanını kazanarak müderrislik ünvânını almıştır. Mühendishane-I Bahri-i Hümayun ile İstihkam Mektebi’nde riyaziye hocalığı ve Mora Yenişehir Mevleviyeti gibi vazifeleri ifa etmiştir. Matematik konusunda bir dâhî olup ünü Osmanlı sınırlarını aşarak Avrupa’ya ulaşan çok yönlü bir alim ve klasik İslam cebirinin Osmanlı dünyasındaki son temsilcisidir. Ömrünün sonlarına doğru İstanbul’un Zeyrek semtindeki evine kapanıp günlerini mantık ve matematikle ilgili eserleri mütalaa ve te’lif ederek geçiren Gelenbevî 1791’de vefat etmiştir.
Elinizdeki kitâbın on ile on birinci sahifelerinde hatt-ı Kur’ân olan orjinalleri ile latince yazımlarını birlikte derc ettiğimiz Bedîüzzamân Hazretlerinin kardeşi Abdulmecid Nursî (Ünlükul) Ağabeyimize ait yazıların birinde Ta‘lîkât’ın ne zaman nerede ve ne şekilde kaleme alındığı ve sonrasındaki sürece dair bilgiler şu şekilde verilmiştir.
“Bu Ta‘lîkât nâmındaki risâle, Bedîüzzamân Saîd-i Kürdî’nin Burhân-I Gelenbevî üzerine yazdığı hâşiyelerdir. Bu risâleyi yazan -halka-i dersinde bulunan, en sevdiği- Habîb nâmında bir talebesi idi. Habîb, Burhân-ı Gelenbevî okur iken Bedîüzzamân’ın takrîrlerini hâşiye şeklinde yazar idi. Bu da 1329’da idi.
Birinci Harb-i Umûmî koptu. Bedîüzzamân ile Habîb vâiz sıfatıyla Van Fırkasıyla beraber Erzurum cephesine gittiler. Bir sene sonra dönüp Van’a geldiler. Ermenîler tarafından Van alındı. Bizler de Gevaş kazasına çekildik. Habîb orada şehîd oldu.
Habîb’in dest-i hattıyla ve Bedîüzzamân’ın ifâdesiyle yazılan şu risâleyi, -muhâceret esnâsında memleketten memlekete, şehirden şehire çıkıp gezmek neticesinde 1940’ta Malatya’dan Ürgüp’e müftülük memûriyetiyle geldim.-bu risâle perâkende bir hâlde evrâk ve kitâblar içinde dağılmıştı. Topladım, cildlettirdim. ....” (Bkz. Ta‘lîkât, s.11)
Risâle-i Nûr Külliyâtı’nda bir kaç yerde Ta‘lîkât eserine şu şekilde değinilmiştir. “Hem Eski Saîd’in ilm-i mantık noktasında bir şâheser hükmünde bulunan gayr-ı matbû‘ Ta‘likât’tan süzülen i‘câzlı bir îcâz-ı hârikada, müdakkik ulemâları hayret ve tahsînle dikkate sevk eden, matbû‘ “Kızıl Îcâz” nâmındaki Risâle-i Mantıkiye ....” (Kastamonu Lahikası, s.153, Tenvîr Neşriyât)
“Ta‘lîkât mantıkta bî-nazir bir eserdir, nazariyât-ı mantıkiyeyi tatbikata takrib eder.” (İçtima-i Reçeteler-II, s.11, Tenvîr Neşriyât)
“Ve İlm-i Mantıkta, İbn-i Sina’nın te’lifatından geçecek “Ta’lîkât” namında hârika bir risâlesi var. İşkâl-i mantıkiyeyi “Kıyâs-ı İstikraî” cihetiyle on bine kadar iblâğ edip hiçbir âlimin yetişemediği bir derece-i ihâta göstermiş.” (Barla Lahikası, s.141, Tenvîr Neşriyât)
Yayınevimiz, elinizdeki eseri Molla Habib ağabeyin el yazma nüshalarını esas alarak Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Beki Hocamızın titiz çalışması neticesinde tercüme ettirerek siz azîz okuyucularla buluşturmuştur.
Kitâbın içerik ve mizanpajı hakkında kısaca şunu belirtmekte fayda vardır.
Arabî kısım ve Tercümelerle ilgili olarak:
1- Kitâbın asıl metni olan Arabî metinler ile tercümeleri karşılıklı sayfalarda zemini hafif koyulaştırılmış çerçeve içerisinde derc edilmiştir.
2 - Aynı şekilde Arabî metinlerdeki>تقريرات/Takrîrât kısımları ile bunlara ait tercümeler karşılıklı safyalarda Takrîrler başlığı altında yine zemini hafif renklendirilmiş çerçeve içerisinde derc edilmiştir.
Bununla birlikte azâmî istifadeye sebep olması için sayfa altlarına lugatçe, kitabın sonuna da genel bir indeks eklenmiştir.
Bu çalışmanın tercümesinde emeği geçen Saygıdeğer Prof. Dr. Niyazi Beki Hocamıza ve Tenvîr Neşriyât’ın Tashîh Heyeti ailesine teşekkür eder, sa‘ylerinin meşkûr olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyâz ederiz.