Elinizde bulunan Tâlibî Divançesi divan şiirinin son temsilcilerinden Molla Ali Tâlibî’ye aittir. Onun Azerbaycan’nın Karabağ bölgesinde başlayan hayat macerası 1940’lı yıllarda Anadolu’nun Zile kasabasında son bulmuştur. Bir acı sürgünün sonunda, baharda açan umut çiçekleri gibi hayata sımsıkı sarılan Tâlibî, kendisine kucak açan Anadolu insanına bir divançe ile teşekkür etmiştir. Anadolu’da gelişen divan şiiri geleneğine son örneklerden birini armağan eden şair, Amasyalı Mir Hamza Nigârî yolunda ilerlemiştir. Nigârî’nin açtığı yolda onu gibi şiirler yazma hevesi, elinizdeki bu güzel eseri doğurmuştur. Aruz ve hece ile yazılmış bu şiirlerde Tâlibî’nin ince ruhundan esintiler, dinî hayatından nasihatler, eleştirel bakışından iğnemeler bulunmaktadır. O, bir Molla olarak aynı şeyhleri Mir Hamza ve İsmail Şirvanî gibi orta yolu bulmuş gönül insanlarından birisidir. Onu okuyan Fuzûlî’yi, İsmail Şirvanî’yi, Mir Hamza Nigârî’yi anlar. Onun dünya karşısındaki tavrı hem mücadeleye hem de Mehdî’ye davet içerir. Günümüz insanın *Batılılaşma* ilk defa başlarken yaşadığı buhranı ve o dönemin ikilemini o günlerden mertçe ifade eden bir çelik iradedir Molla Ali Tâlibî. Mir Hamza Nigârî gibi şahsiyetleri anlamak ve hakkını teslim etmek için onun etkilediği sahayı ve önemli şahsiyetleri, eserleri ile tanımak şarttır. Molla Ali Tâlibî, bir müddet Amasya’da kalıp Zile’ye yerleşmiş Azerbaycan göçmeni bir ailedendir. Onun şiirleri, Nigârî’yi anlamak, insanımızı tanımak ve divan şiirinin son temsilcilerinden birisi ile tanışmak bakımından önemlidir.