Hemen hemen her gün gazetelerde veya televizyonların ekranında çeşitli görseller veya kurgulamalarla taciz ve tecavüz olayları gelip başköşeye oturuyor. Hele bu tür sapıklıklar önemli iş adamı veya aktöründen siyasetçisine bazı ünlü kişiler tarafından yapılmışsa veya bir vakıf, bir dernek, bir kurs, bir koruma hatta bir eğitim kurumunda meydana gelmişse gazetelerde sürmanşet, televizyon haberlerinde birinci haber olarak yer verilir oluyor. Eskiden bunlar sadece sinema ve sahne piyasasında yapılır zannedilir,
İster aktör ister aktris her iki taraf için geçerli olan bir söz vardı “Yeşilçam’ın (şöhretin) yolu rejisörün yatak odasından geçer.” diye. Bu atasözü haline gelmiş anlatım beyaz perdede kolayca yer almanın, boy göstermenin yolunu tarif ederdi. Son 15 yıldır Yeşilçam’ın yolu sözü ikinci plana düştü hatta unutuldu ve “Ekranın yolu patronun, genel yayın yönetmeninin veya program müdürünün yatak odasından geçer.” oldu.
Taciz ve tecavüz sadece kadınlara değil erkeklere de uygulanan bir şiddet türüdür. Nasıl olur demeyin. bal gibi de olur ve oluyor.
Bu kitapta ülkemizde ve bazı yabancı ülkelerde yetişkin ve çocuk yaşta erkeklerin kadınlar tarafından uğradığı taciz ve teca- vüzlerin gerçek hikâyelerini okuyacaksınız.
Hepsi gerçek, hepsi yaşanmış olaylar ve birebir mağdurların ağzından. Erkeklere kadınlar tarafından yapılan taciz ve tecavüzleri araştırmağa başladığımda bu kadar ilginç olaylarla karşılaşacağımı doğrusunu isterseniz ben de tahmin etmiyordum. Polise veya savcılığa başvurup anlatamadıkları birçok şeyi samimi arkadaşlar arasında anlattıkları şekliyle, açıklığıyla bana anlattılar. Ben sordum, olayları yeniden yaşarcasına anlattılar. Bu araştırmanın hikâyesi öyle “Bir varmış bir yokmuş.” diye başlamadı. Nasıl mı başladı? hadi okuyalım...