Funda, beş kız çocuklu bir ailenin ikinci çocuğudur. Yaşadığı yılların gazabı üzerine hayal kuramadan yuva kurmuş ve hayatının en büyük dertlerini on altı yaşında sırtlamıştır. Aşk zincirinin intikam düğümü Funda’nın boğazında kesilen bir kurdele olmuş ve babasının yaşayamadığı aşkın uğrunda hayatı tamamen kararmıştır. Funda, gencecik yaşında yaşadığı zorluklardan arınmak için kocaman bir mücadele başlatmış hem kendine hem de iki oğluna iyi bir yaşam sunmak için İstanbul’a göç etmiştir. Bu eser şiddete maruz kalan bir kadının direnişidir. Eskilerde nedendir bilmem, çok kızarlar, çok yakarlar, çabuk silerlerdi. Kalplerindeki katılık sevgiyi hiç tanımadıklarından mıydı? Neslin biri öğrendi mi bir şeyi, onu öylesine sıkı sıkıya çekerlerdi, belki nesilden biri çok sevdi, sevgisiyle boğdu hatta bunalttı. O bunalan nesil sonra çok sevdi, kıskandı, daha sonraki nesil kıskançlığını sınırlayamadı, öldürdü, sonraki nesil kadınlara bilendi ve sadece kullandı. Bir neslin yaptığı yanlış, geleceğe ateş gibi yağdı. Aile olmayı iki farklı cinsin birlikte yaşaması olarak bilinen bu illet zamanda, kadınlar yoktu. Kadın, içine kapanmış ve ailesine köle olan, duygularını ve isteklerini tamamen yok eden cinsiyetti. Kadınlar, zamanın altında can çekişti…