Gizli kalmak, gizlenmek, görünmemek, gözden kaybolmak anlamlarına gelen gayb, gözlerin göremediği şeydir. Gayb, hazır olmayan, gizli olan, duyu organlarıyla doğrudan ya da dolaylı olarak ulaşılamayan, bilgiyle kuşatılamayan, müşâhede alanının dışında kalan her şeye denir. Gözle görülemeyen, duyularla idrak edilemeyen, insan bilgisinin dışında kalan şey. (Rağıb İsfehani el-Müfredât, 3/ 192.) Luğat olarak mezkur vb anlamlara gelen gayb, ıstılah olarak bir çok anlama gelmektedir. Bazen gayb denilir, bundan maksat, yüce Allah‘ın görülmemesi olur. Mesela "Gerçek şu ki, Rablerinden gayb ile (O‘nu görmedikleri halde) içleri titreyerek korkanlara gelince; onlar için bir mağfiret (bağışlanma) ve büyük bir ecir vardır."(Mülk 12. ) Ayeti celilesinde olduğu gibi. Bazen gayb denilir, bundan maksat, Allah, melek, ahiret olur. Mesela "O takva sahipleri ki, gayba iman ederler" (Bakara .3) ayeti kerimesinde olduğu gibi. Bazen gayb denilir bundan maksat geçmiş olur mesela "Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir." (Hud 49) Bazen gayb denilir, bundan maksat, yerlerde ve göklerde bulunup meçhul olan şeyler olur. Mesela "Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir." (Hucurât: 49/18)
Yayınevi
:
Cinius Yayınları
2. Hamur