Her ne adla olura olsun insanlar var olduğundan beri tasavvuf onunla birlikte var olmuştur. Çünkü tasavvuf deruni bir hayat ve ahlaki bir tecrübenin adıdır. Zaman içerisinde zühd ve tasavvuf diğerlerinden ayrışmış, müstakil kendi kural ve tarzlarını oluşturmaya başlamıştır. Çünkü zühd ve tasavvuf hayatı da diğer alanlarda olduğu gibi usta-çırak ilişkisi ile sürdürülmektedir.
Bu tavır ve tarz bir süreç dahilinde sistemleşmiş ve tasavvuf adı altında tarih içindeki yerini almıştır. Sufiler, hem inançlarını topluma anlatmak hem ana çizgi dışındakilerden kendilerini ayrıştırmak hem de kendilerine yapılan eleştirilere cevap vermek için kitaplar yazmaya başlamışlardır. Hatta bu kitaplar içerisinde doğrudan Sûfîlerin inançlarını savunan müstakil eserler bile olmuştur.
Genel anlamda eser yazanlar ise, kitaplarının başına mutlaka inanç konularını ihtiva eden bölümler koymaya özen göstermişlerdir. Bu çalışmada tarihi süreç içerisinde sufi düşüncenin geçirdiği safhalar, sufi düşüncenin ortaya çıkışı ortaya konmuştur. Kendi zamanını temsil eden sûfîler seçilerek itikadî görüşleri açıklanmaya çalışılmıştır.