Kürt Sorunu; Kürtlerin on yıllarca kendi anadillerini konuşamamasıdır. 1925’de Doğu ve Güneydoğu için çıkarılan Şark Islahat Planı’nın "Hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, çarşı ve pazarlarda Türkçeden başka dil kullananlar, hükümet ve belediyenin emirlerine aykırı davranmakla suçlanacak ve cezalandırılacaktır" maddesidir. 27 Mayıs darbesinin önderi Orgeneral Cemal Gürsel’in; "Bu memlekette Kürt yoktur. Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm" cümlesidir. Zilan harekâtında 15000 kişinin öldürülmesinden sonra, İsmet Paşa’nın "Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur" ifadesidir. 15 yaşındaki bir çocuğun bir sivil polis tarafından kırılan koludur! Dahası, bu çocuğun devlet memuruna mukavemetten yargılanmasıdır. "O dağlarda ot bitmesine müsaade etmeyeceğim" diyen General Tokatlı’dır... Kısaca Kürt Sorunu; Yoksulluktur, işsizliktir, sefalettir, sürgündür, koruculuktur, örgüt baskısıdır, devlet baskısıdır, Diyarbakır Cezaevi’dir, Faili meçhullerdir ve daha birçok şeydir. Kitap; Kürt Sorunu’nun çözümüne yönelik insani bir süreç yaratabilmek adına neler yapılabilir sorusunun, vicdanlarla anlaşılabilecek yanıtını sunuyor okura.