Bediüzzaman Said Nursi milletimizin yetiştirdiği büyük alim ve mütefekkirlerdendir. O, hayatını bu çağın insanlarına iman hakikatlerini anlatmaya adamıştır. Bediüzzaman`ın en büyük arzusu ve hayali, yüzyılın başında 60-70 cilt olarak tasarladığı büyük bir Kur`an tefsiri kaleme almaktır. Tefsirin mukaddimesi olarak da Muhakemat adlı eserini kaleme almıştır. Birinci Dünya Savaşında bu tefsirin birinci cildi olan İşaratü`l-İ`caz`ı cephede yazmıştır. Ancak 1915-1918 yılları arasında, Bolşevik ihtilalinin hemen öncesinde uzun bir zaman Rusya`da esir kalmış ve bu esareti sırasında pozitivizm, materyalizm ve komünizm gibi cereyanların Müslümanlar ile Hristiyanların inanç dünyaları üzerinde meydana getirdiği sarsılmaları bizzat müşahede ettiğinden bu fikrinden vazgeçmiştir. Bunun yerine Kur`an-ı Kerim`den hareketle özellikle bu günün inanç problemlerini kaleme almaya tercih etmiştir. Gerek bu eseri okurken gerekse de Kur`an-ı Kerim dışındaki bütün kitapları okurken Bediüzzaman Said Nursi`nin şu ihtarı daima göz önünde bulundurulmalıdır. "Aziz kardeşlerim! Üstadınız layuhti değil. Onu hatasız zannetmek hatadır. Bir bahçede çürük bir elma bulunmakla bahçeye zarar vermez. Bir hazinede silik para bulunmakla, hazineyi kıymetten düşürtmez". "Baki bir hakikat, fani şahsiyetler üstüne bina edilmez. Edilse, hakikata zulümdür." demek suretiyle aciz,fani,hatalı gördüğü kendi şahsiyetinden ziyade nazarları yazdığı eserlerine tevcih etmiştir.