Kadın susmayı bilmez ama susturmayı pek sever. Söylemek gibi susturmak da onun ihtiyaçlarından biridir....
Naz, cilve ve işveye biraz benzerse de mizacın tamamile ayrı bir halidir. Dikkatle tahlil edildiği zaman naz ile cilvenin bir çok noktalarda esaslı farkları görülür: Cilve de hareket galip, naz da ise sükûn ve içtinap hakimdir. Cilve, kendini beğendirmek maksadını güder. Nazın hedefi ise kendine yalvartmaktır. Cilve ve işve mütecaviz, naz ise müstağnidir. Yoksulluk ve cefa görmüş bir kadın da cilveli olabilir. Fakat naz daha ziyade refahın ve rahatın eseridir.
Cilve demokrat, naz aristokrattır.
Ayna kendisine her akseden şeyi olduğu gibi gösterir. Kadın büsbütün tersine. O, içine geleni işine geldiği biçime koyacak, mutlaka değiştirecektir.
Aynanın ilk sıfatı sırlı olmaktır. Kadın tamamile aksi. O, başkasının sırlarını dağıtmaktan hoşlanır. Fakat biri sırlı, öteki sırsız olan bu iki cilâlı şey arasında yine esrarengiz bir bağ var.
Yürüyüşlerin mana ve mahiyetlerini hiç tahlil ettiniz mi? Eğer sokakta, tramvayda yahut önünden bir kalabalığın aktığı pencerede zihniniz bir yere takılı değilse zamanınızı eğlenceli ve faydalı geçirmek için bunu tavsiye ederim. Yürüyüşleri gözlerinizle dinlemiye alışınız! Çünkü her yürüyüş öyle bir dildir ki, mahiyetleri sözden daha açık ifşa eder.
... kalem kılıca benzer. Ancak onu iyi kullanmak için yalnız bilek ve yürek kuvveti yetişmiyor. Ehlinin elinde kalem, Musa’nın asâsı, fakat böyle olmayanlarda Allah’ın belâsıdır.