‘Olaylar gerçekleşirken oradaydım,bir figüran gibi,ben ruhumun yarım kalmış kısmını tamamlamaya çalışırken,yaşayan ve olayları yönlendiren diğer yanıma,sürekli lafımı geçirmeye,sözümü dinletmeye çalışsam da,hiçbirine mani olamadığım aşikâr,ayaklarımın olmaması bunun sonuşlarından yalnızca biri…’
‘Belki de hepsini birden düşünüyordu:doğduğu günden ölümüne kadar,bütün hayatı orada gibiydi işte,avuçlarının arasında,altıpatlar bir halde…’
Sosyapatın Günlükleri romanı,çatışmaları anlatıyor:insanın insana ettiğini,babaları ,oğulları,katilleri,vicdanın köpeklerini,aşkın iptilasını…’benim ayaklarım yok’sözüyle başlıyor roman.
Seksen ihtilalı yıllarında işlenen bir cinayet ile yirmi dört yıl sonra Ankara’nın göbeğinde işlenen bir aşk cinayetinin,yani katillerin hikayesi…Sarsıcı olduğu kadar yeni ve dokunaklı…