"Onbeş yaşıma yeni girmiştim. Zaman zaman benim de karıncalanmalar oluyordu. Yine öyle bir gün koltukta uyuya kalmışım. "Rüyamda kendimi cennet gibi bir yerde buldum. Her taraf yemyeşildi. Ortasından nehir akıyordu. O kadar susamıştım ki, hemen koşup kana kana su içmek istiyordum. Fakat ben yaklaştıkça nehir uzaklaşıyordu. İyice yorulmuştum. Olduğum yere yığıldım kaldım. Bir de baktım, uzun sakallı nur yüzlü bir ihtiyar nehri öbür yakasından iterek bana yaklaştırıyordu. Ben korkmuştum. Suyun üstünden yürüyerek geçti ve yanıma geldi, "Korkma Kızım" dedi. Nehirden bir avuç su aldı ve bana içirdi. Çok güzel bir tadı vardı. "Sana ne sorarlarsa bileceksin." dedi. "Ben nasıl bileceğim" dedim ve o nur yüzlü ihtiyar" Biz sana göstereceğiz" dedi. Birden ortadan kayboldu. Uyandığımda sersem gibiydim. Hala o içtiğim suyun tadını hissediyordum. O günden sonra bilmekte hiç zorlanmadım ve herşeyi gördüm."
Fatoş`un anlattığı uyduruk öyküsü herkesi büyülemişti. O kadar inandırıcıydıki bir ara anlattıklarına kendisi bile inanmıştı.