Bu dine girmek için önce tüm mülkün (bilgi, iktidar ve servet) Allah’a (halka) ait olduğunu kabul edeceksiniz yani *Lehü’l-mülk* diyeceksiniz. Bunlar üzerinde oluşturulan tüm tekelleri reddedeceksiniz.
Bilginin, iktidarın ve servetin; bilginler, yöneticiler ve zenginler arasında dönüp dolanan bir tahakküm aracı olmasına karşı çıkacak, halka dağıtılmasını isteyeceksiniz. Bu; kelime-i tevhidin birinci cümlesi oluyor.
Birileri bilgiyi, iktidarı ve serveti (mülkü) ele geçirip halk üzerinde bunlardan kaynaklanan bir tahakküm ve hegemonya kurmaya kalkışıyorsa onlara *La* (Hayır!) diyeceksiniz. Çünkü onlar böyle yapmakla halk üzerinde *ilahlık* taslamış oluyorlar. Demek ki *Lailahe illallah*, kelime-i tevhidin ikinci cümlesi oluyor.
Sonra tarih boyunca tüm peygamberlerin bu manada kendi zamanlarının sözünü söylediğini, hassaten de 7. yüzyılda Abdullah’ın oğlu Muhammed’in Allah’ın elçisi olarak insanları buna çağırdığını kabul edeceksiniz; *Muhammedun Resulullah…* Bu da kelime-i tevhidi dünyaya duyuran elçilik kurumu oluyor.