"Baktıkça içinde tuhaf bir his belirdi. Manzara giderek sanki başka bir yerden tanıdık gelmeye başladı. Tamam, aylardır her gün bu yoldan geçiyordu ama hiç dönüp böyle incelememişti şimdi gördüklerini. Birden anımsadı önünde serili duran görüntü geçen ay misafir gelen arkadaşının gönderdiği fotoğraflardan birisinde yeralıyordu. ‘Vay namussuz bizim manzarayı çekmiş meğer!’ dedi içinden, biraz hüzünlenerek. Arkadaşı ömründe ilk kez geldiği şehrin yolunda bu güzelliği görüp çekerken kendisi bir küçük sincap sayesinde durduğunda fark edebilmişti bu güzelliği. Hem de her gün yanından geçip gittiği halde. Ayrıca bu manzara koca yol boyunca yer alan yeşille mavinin el ele oynaştığı koca bir manzara selinin bir karesiydi yalnızca. Eli cep telefonuna gitti. Arkadaşını aradı. Önce havadan sudan hal hatır sordular karşılıklı. Sonra konuya girdi: -Yahu senin internetten gönderdiğin fotoğrafların bazıları bizim buralardan mı? -Bazıları değil. -Nasıl? Anlamadım! -Hepsi o geldiğim hafta sonundan. -Hadi yaa! -Oğlum aç gözünü çevrene bak kimse ölürken daha çok çalışsaydım demez."