"Ben, Engin ve Yeşim. Anlamlı bir tesadüf gibi üçümüzün de soyadı aynıydı. Aygün. *Üç Aygün* olarak o yıllarda ileride kolay kolay unutamayacağımız anılar biriktirdik. En azından benim için öyle. Yoksa bu yazıyı nasıl yazacaktım.
Engin’le Kırşehir’de doğup büyümüştük. Yollarımız ilk olarak lisede kesişmişti. Aynı sınıftaydık ve kısa sürede çok yakın arkadaş olmuştuk. Lise yıllarında okulda ve okul dışında hep birlikte vakit geçiriyorduk. Aynı sırada oturuyorduk, teneffüslerde kantine ya da bahçeye beraber gidip geliyorduk. Hafta sonları da çar-şıda buluşarak gezip tozuyorduk. Paramız varsa adına *bizim kebapçı* dediğimiz yerden kebap yiyorduk.
Lise sonda Engin’le aynı dershaneye kaydolduk. Sınıflarımız da aynıydı. Çoğu zaman birbirimizin evlerine giderek beraber ders çalışıyorduk. Tercihlerimiz de hemen hemen aynıydı. Sonuçlar açıklandığında ikimiz de Ege Üniversitesi’ni kazanmıştık. Girdiğimiz bölümler faklı olsa da aynı şehirde ve üstelik aynı üniversitede okuyacaktık."