Kitapların bir tür gücü vardır; bir kez eline alan onlardan asla vazgeçemez.
Dünya büyük değişime uğramış, yapay zekânın hâkim olduğu yeni birdüzen kurulmuştu.
Yaşamak, hayatta kalma mücadelesinden öteye geçmiyordu. Bilgilenmek kavramı artık yoktu.
Kitaplar ise uzun zamanönce unutulmuştu.Kendilerine Kitap Koleksiyoncusu diyen bir grup, kitapların yeryüzünden silinmemesi için uğraşmışsa da zamanla onlar da yok olup gitmişti.
Geriye bir tek Son Koleksiyoncu kalmıştı.
Muhbirlerden uzakta, yaşadığı adada kitapları saklayıp korumakla yükümlüydü.
Ta ki kitapların tehlikede olduğunu anlayıncaya kadar...
Artık saklamaktan daha fazlasını yapmak zorundaydı.
Önceden kararlaştırılan bir planı uygulayarak adadan ana karaya üç kitap gönderdi.
O üç kitap, üç ayrı çocuğun eline geçti. Çocuklar, daha önce hiç karşılaşmadıkları bu “nesneleri” gizlice okumaya başladıklarında, aslında ne tür büyük sırları açığa çıkaracaklarından habersizdiler.
Üstelik böylece sadece kendi geleceklerini değil, dünyanın geleceğini değiştireceklerinden de...
Ve kitaplar için tehlikeye atılırken, bir an bile tereddüt etmediler.