Doğrunun müsebbibi akıldır. Hem aklı ona vahyeder, hem de ilahi vahyi akleder. Her daim insanı doğruya yönlendirir akıl. Doğruya yönelen kişi nedenlere ve sonuçlara bakmaz,hırs ile değil sabır ve empati ile hareket eder. Doğru olanı tercih eder, sonu ne olursa olsun kabullenir, sorgulamaz kendisini yaptığı seçimlerden dolayı, doğru olanı yaptım der, her ne gelirse başına. Gururludur yapıp ettiklerinden dolayı, pişmanlık duymaz, kibirden eser yoktur. Kendi yaptıklarını değil doğru olanı yapmalarını tavsiye eder kendi nesline, Allah’ın yeryüzündeki halifesi..
Yanlışın müsebbibi ise zekâdır. Nefsi ona vahyeder, ilâhi vahye kulak asmaz. Menfi hareket eder zekasına güvenen, empatiden uzaktır. Hırstır onu bu yolda yürüten, umursamaz hile yapıp ezdiği insanları. Bildiğini zanneder zeki insan yolun nereye çıkacağını, görmez yol boyunca devirdiği çınarları. Sonu hesapladığı gibi olmaz ise döner bakar arkasına, görür neler yaptığını. Hata yaptım demez hiçbir zaman, suçlar başkasını. Düsturu kibirdir, gurur duymaz yapıp ettiklerinden dolayı. Kendisi gibi olmasını tavsiye eder nesline, şeytanın yeryüzündeki sözde temsilcisi..