Adam bulunduğu beton zeminli küçük bahçenin köşesine sığınmıştı. Katilden biraz uzaklaşmak niyetiyle kıpırdandı, fakat katil buna müsaade etmedi. Adam’ın kolundan tutarak gitmesine engel oldu. “Beni niye öldürmek istiyorsun?” diye sordu. Katil bu soruyu gülerek yanıtladı “Kura çektim, sen çıktın… Canım kimi isterse onu öldürüyorum.”
* * *
Kumral, dalgalı saçları darmadağın bir hâldeydi. Gözlerini bir noktaya dikmiş, öylece duruyordu cesedin başında. Kanlı elleri ve bedeni zangır zangır titriyordu. Elinde kocaman bir ekmek bıçağı tutuyordu. Bıçağın ucu yere değiyor, küçük hareketlerle halının üzerinde pıhtılaşmış kana düzensiz desenler çiziyordu.
* * *
Geceye müthiş bir feryat yükseldi. Acılı, sancılı yaşlar süzüldü yanaklardan. Tarifi, açıklaması olan fakat belki çok zor olan ve bir o kadar dayanılmaz duygular, hisler karışmaktaydı başkentin en ücra köşelerinden birinin sokaklarına. Bir ölüm haberi yayılmıştı. Bir insan kaybetmişti hayatını ve hayatı kaybolmuştu birinin bir daha bulunamamak üzere…