Yaşadıklarımla yeniden ölüp tekrar yeniden ayağa kalkıp hayata başlama hakkımı fazlasıyla kullanmıştım. Yüzleşmenin olmayacağı bu gezegende uzay boşluğunu aramak gibi artık her şey anlamsızdı. Elinizden alınan yaşam hakkınız kalmadığında korkunç değişimin önüne kimse geçemezdi. Bunun sevdiğiniz kişilere ıstırap vereceğini bile bile, nasıl savaşacağımı ve nasıl son vereceğimi daha ilk başından kendim dahi tahmin edemezdim. Ölmek ya da ölmemek, bu sefer gerçeğin ve son başlangıç yerinin ta kendisiydi.
Hiçbir çabanın işe yaramayacağı bu gezegende her şey zorlu bir labirent yola çıkıyordu. Tarifi olmayan acılar içindeki kalbim, göğüs kafesimin ortasında bir mayın tarlası gibi duruyordu. Hayatta kalma savaşının olmadığı, ateşkes ile bulutların dağıtıldığı, sislerin anı kolladığı bu yerdeki tek gerçeklik çaresizlikti.
Hücrelerinde bulunan kanlarının güç ve hızlarına söyleyecekleri sihirli sözcüklerin yanında sırları da yoktu artık. Başlangıç yok sayıldığında kimse sonu getiremez.
Güç ve hızın bilinmeyenleri ile bütün sistem baştan sona değişti.