Şehrin meydanında da toplanan halkın arasından buluğa yeni ermiş genç bir adam insanların merakları izledikleri şeyi görmek için, aralarında kendisine yol bulmağa çalışıyordu. Elindeki kitapları Greyder’in kepçesi gibi kullanarak ilerliyordu.
Artık hedefine ulaştığını anladığı andı. Kendisinden biraz daha kısa boylu olan genç’in omuzları üzerinden, başını biraz kaldırarak baktı. Bakması ile de gözlerinin karardığını ve boğazında sanki boynunu sıkan bir ilmeğin olduğunu hissetti. Birkaç saniye nefes alamadı. Ağzından salyaları aktı. İradesini her ne kadar zorladı ise de gözlerini üç ayaklı sehpanın üzerinde asılı duran cesetten ayıramıyordu.