İnsana bahşedilen meziyetlerden birisi de nutuk’dur. Aklın mahsûlü olan düşünce, dili vâsıta edinerek tezahür etmektedir. Dil, bu mümeyyiz vasfı ile insana diğer mahlûkâttan farklı bir mevki kazandırmaktadır. “İnsanların birbirleri ile olan ilişkilerinde konuşa konuşa mesafe katedecekleri” malum bir hakîkattir. Kısaca, hitâbet kelimesi ile ifadesini bulan bu özellik muâşeret ve ictimâî hayatın da yegâne gereğidir. Beşerî hayatta lüzûmu tartışılmaz olan bu unsur gerektiği şekilde kullanıldığı zaman büyük bir güç ve tartışılmaz bir silahtır. Başta dinler olmak üzere, fikir ve ideolojilerin başarısı da onları tebliğ eden ve savunanların bunu gerektiği şekilde anlatabilmesinden geçer.
“Nübüvvet Kevser”inin sonsuz çağlayanından bir katre olan Hüdayî çeşmesinden irfan taliplerinin doyasıya istifâde etmeleri temennilerimizle…
“Söz uzun, maksûd-ı cümle cüz-i küll, Muktedâ-ı âlem Şâh-ı rusül!”
(Aziz Mahmud Hüdâyî)