H.P. Lovecraft’ın “tüm zamanların en tuhaf öyküsü” olarak nitelendirdiği Söğütler ürpertici, doğaüstü gotik anlatımı psikolojik korku öğeleriyle birleştiriyor.
İki arkadaş, Tuna Nehri’nde kanolarıyla seyahat etmektedir. Bu tekinsiz nehirde ilerlerken, havadaki tehdit edici rüzgar içlerini ürpertir. Sanki kendi iradeleriyle hareket ediyor gibi görünen söğüt ağaçlarında bir uğursuzluk, insanı rahatsız eden tuhaf bir his vardır. İnsanlardan uzak, doğayla iç içe oldukları bu yerde huzur bulmaları gerekirken, içlerine işleyen bir ıssızlık duygusuna kapılırlar.
İnsanlığa karşı ya kayıtsız ya da öfkeli habis bir atmosfer; beklentilere meydan okuyan bir doğaüstücülük; insanın önemsizliğini vurgulayan bir felsefe; gerçekliğin şüpheli olduğu, mantığın değersiz kılındığı, korkunun ise en ilkel haline büründüğü bir evren -Algernon Blackwood’un korku evreni.