Siyasi bir tavır/muhalefet biçimi olan “sivil itaatsizlik”, anayasal düzeni kabul etmekle birlikte, sistemin dayattığı herhangi bir kuralı, şiddet içermeyen yollarla, aleni bir şekilde, üçüncü kişilerin haklarını ihlal etmeden, suça katlanma iradesi de gösterilerek, vicdani ve ahlaki gerekçelerle ihlal etmektir.
Sivil itaatsizlik, gelişi güzel bir ihlal değil, sınırları belli, nitelikli bir ihlaldir.
Anayasal düzenin işlemesini tehlikeye atmadan, gayriadil olduğu düşünülen bir kanuna dikkat çekmeyi amaçlayan sivil itaatsiz, “iyi bir vatandaş” olmakla, “iyi bir insan olmak” arasında ortaya çıkabilecek çelişkiyi, bedelini bizzat ödeyerek aşma bilincine ve iradesine sahiptir.
Sivil itaatsizlik, devletin kurallarıyla vicdanın sesi arasında meydana gelebilecek gerilimde, vicdanın yanında yer alma tercihi demek olduğundan, şahsiyet bütünlüğünün korunmasına hizmet ettiği gibi, demokrasinin gelişiminde, hukukun adalet boyutunun inkişafında çeşitli imkânlar sunmaktadır.
Sivil İtaatsizlik, baskıya karşı direnmenin tarihî ve fikrî kaynaklarını; sivil itaatsizliğin sosyo-politik çerçevesini, temel unsurlarını ve meşruiyeti meselesini akademik titizlikle ve ustalıkla incelemektedir.