“Savaş mızraklı trampetli bir bayram değildir.
Onun manzarası kandır, ölümdür…” diyen
Tolstoy’a selam olsun!
İstanbul-Varna-Sivastopol üçgeni, 1854-1855… Harbiye’den beri arkadaş olan, aynı kadına âşık, fakat ahlakları, kişilikleri ve muratlarıyla bambaşka dünyalara ait iki Osmanlı zabiti, yarım milyon askerin canına mal olan acımasız Kırım Savaşı’yla sınanıyor. Sadece şahsi “faide” düşünen, yükselme hırsı artık ihtirasa dönüşmüş şımarık yalı çocuğu Osman Efendi ile reayadan, fedakâr ve idealist Ertuğrul Efendi arasındaki hiç bitmeyen mesleki ve kişisel rekabet, ölüm kalım mücadelesine dönüşüyor…
Ufukta yalnızca kan, barut ve feda olan günlerde, yokluk ve sahipsizlik, kadir kıymet bilmezlik içinde, orduda silah arkadaşlığı ruhu ile yükselme hırsı çarpıştığında insanlığa ne olur? Kim korkaktır, kim cesur? Gerçek madalya ete, kemiğe ve yüreğe nakşolurken savaşlar acaba kimin için?
Yolcu 1854’le başlayan İstanbul özlemli aşk, dostluk ve dönem hikâyesi, dünya savaşlarının atası sayılan, o unutulmuş Kırım Savaşı’nın nasıl bir “insanlık kıyımı” olduğunu gözler önüne seren Sivastopol 1855’le devam ediyor...
Savaş edebiyatımızın usta kalemi Cihangir Akşit, yerli ve yabancı arşivlerde yaptığı titiz araştırma ve gerçeklerden beslenen hayal gücüyle, Türk edebiyatında 166 yıldır layıkıyla konu edilmeyen Kırım Savaşı`nın bugüne kadar bu detayda kaleme alınmış tek ve en yetkin tasvirini duygu dolu ve nefes kesen bir anlatı eşliğinde sunuyor.