Bireyin neye/kime, nasıl ve niçin inanması gerektiği olgusu güçlendirildiği takdirde dinin ibadet, ahlak ve muamelat alanına dair diğer ilkelerinin hayata yansıtılması da aynı ölçüde kendisini hissettirecektir. Bu yüzdendir ki Kelam ilmi ezeli ve ebedi gerçeklikler olan iman esaslarını kendisine konu edinmesi, taklitten kurtarıp tahkik seviyesine çıkarmaya ve zihinlerde bulunan şüpheleri izale etmeye çalışarak bireyin dünya ve ahiret saadetini temin etme gayesini üstlenmesi nedeniyle eşrefu’l-ulum (ilimlerin en şereflisi) unvanını haizdir. Bu amaca binaen Kelam alimleri de doğuşundan günümüze kadar akli ve nakii delillerle İslam inanç esaslarını ispat etme, bid’at mezhepleri ve inkarcı akımların iddialarını çürütme vazifesini yerine getirme gayreti içerisinde bulunmuştur.