Türk edebiyatının büyük ustalarından Sabahattin Ali’nin öykü ve masallarını bir araya getiren Sırça Köşk, modern Türk hikâyeciliğinin en önemli kitaplarından biri. Her gün biraz daha büyüyerek tüm halkı, kenti, hatta ülkeyi ele geçiren sırça köşklerin, iktidar sahiplerinin, düzen eleştirisinin, *tehlikeli* düşüncelerin, toplumsal gerçekçiliğin, bugün de geçerliğini koruyan, hiciv dolu, ironik ve acı öyküleri…
*Halk ne sorduysa cevabını almış, bütün odalarla aylak oturan insanların pek lüzumlu olduğuna inanmış; çünkü bunların kimi sırça köşkün ışıkçı başısı, kimi döşekçi başısı, kimi onun yamağı, kimi yamağının yamağı imiş. Eh, artık bir sırça köşk olduktan sonra, onun hizmetine bakanlar, sonra bu hizmete bakanların hizmetine bakanlar elbette olacakmış. Ama sırça köşktekiler arttıkça, halkta onları doyuracak takat kalmamış. O zaman sırça köşkün adamları gelip herkesin yiyeceğini, giyeceğini zorla almışlar. Ayak direyenleri götürüp sırça köşkün bodrumuna kapamışlar.
Halk, başına kendi sardırdığı bu beladan kurtulmaya kalkışamazmış; çünkü sırça köşkün adamları,
gezdikleri, dolaştıkları yerde, onun hiçbir kuvvetin yıkamayacağı kadar sağlam olduğunu söyler, saf kimseleri buna inandırır, inanmayanları ise bin bir zulüm, bin bir hile ile sustururlarmış.*