Cenk anasının karnında başlamıştı her şeye sinir olmaya. Bu devirde hala yaşanan çağ dışı olaylar, sağlık sorunları, boş vaatler, tırmanan enflasyon, eğitimdeki çarpıklıklar, şiddet, laubalilik, magandalık, üç kağıtçılık ve daha pek çok şey Cenk Cengaver’i sinir ediyordu. Cenk bebekti, çocuk oldu. Büyüdü erkek oldu. Ve sinir olduğu şeyler azalacağına çoğaldı. Oysa aşkı yaşamak, aşkın dalgalarıyla boğuşmak, sevdanın rüzgarlarıyla savrulmak, cinselliğin derinlerinde kaybolmak isterdi Cenk. Aşk yağmurları üzerine yağmalı, şehvet rüzgarları onu önüne katmalı, hatta "Richter" ölçeği yüksek depremler yaşamalıydı. Jeolojik-pardon-seksolojik açıdan kızların hizmetindeydi! Yıllardır enerji birikimi fazla olduğundan "gerilmişti!" Kızları iyi "tetikliyordu!" Kızlara göre Cenk’in "öncü ve artçı şokları" acayip yakıcıydı. "Aletsel büyüklüğü" de kızlar arasında revaçtaydı! Pekiii, hayatın karmaşası içinde bunları yaşayabildi mi Cenk Cengaver?