Cavalletti en yaratıcı İtalyan filozoflarından biri. Onun bakışıyla her şey sarsılıp aydınlanır: şehir, kalabalık, kitleler, doğa, mit. Sonunda ortaya çıkan şey, Walter Benjamin’in sürükleyici bir okumasıyla, yeni bir politik figürden başka bir şey değildir. Giorgio Agamben Sınıfın hayaleti şimdi bize musallat oldu, ama hiçbir komünistin kutlamayı uygun görmeyeceği şekillerde… İşçi sınıfı –o bariz endüstriyel anakronizm– grotesk ve muhteşem bir dönüş yaptı. Milli, erkek ve beyaz… Cavalletti’nin bize hatırlattığı gibi... İşçi sınıfının savunusu, dışlayıcı ve gerici terimlerle pekala ifade edilebilir. Sınıf sadece toplumsal ve siyasi bölünmenin bir adı değildir; kendisi de bölünmeli, tarihsel fay hatları izlenmeli, etik kırılmaları tespit edilmelidir… Andrea Cavalletti’ye, bilgisini ve duyarlılığını bu süregelen ve kolektif göreve adadığı için sadece müteşekkir olabiliriz. Alberto Toscano İşçi sınıfını paramparça etmiş neoliberal siyasetlerin yeni icracıları yeryüzünün her köşesinde, dünyalarını yıktıkları insanları anti-demokratik, milliyetçi ve dışlayıcı siyasetlerine alet etmek için ulusalcı hınç siyasetleri doğrultusunda örgütleme yarışında. İtalyan filozof Andrea Cavalletti bu kitabında sağ popülizmin yükselişi karşısında “sınıf”ın özgül anlamını ve siyasetini ele alıyor. Sınıf kavramını, bugüne dek karşıtı olarak kabul edilmiş “kalabalık” ve “kitle”yle ilişkisini irdeleyerek, 19. yüzyılın cadı kazanında “toplum”un oluşum sürecini inceliyor. Sınıf kavramına musallat olmuş yanılsamaları, illetleri, işgalci türeyişleri ayıklıyor. Cavalletti, sağ popülizmin kitleyi sıkıştıran siyasetinin karşısına, sınıfın gevşeten dayanışmasını koyuyor