Ülkemiz sinemasında Geçiş Döneminden1990ların başlarına kadar, sesin gerçek anlamda kullanılmadığını iddia etmek abartılı olmayacaktır. Şüphesiz bu iddianın dışında filmler de vardır, ama genel koşulların değişimine katkılarının sınırlı olduğu düşünülmektedir.
Akademisyen olmam sıfatıyla, pek çok öğrencimin bir film çekerken yaşadıkları en önemli sorunun ses olduğunu gözlemledim. Özellikle senaryo ve çekim aşamasında görüntülere kafa yoruyorlar, ışık, aydınlatma için çaba harcıyorlar ama ses kaydı için kameraya ayrıca bağlayabilecekleri uygun bir mikrofon arayışına girmiyorlar ya da bunu asla düşünemiyorlardı. Filmlerin ses kayıtlarını ise, kameranın üzerine yerleştirilmiş genel maksatlı bir mikrofonla gerçekleştiriyorlardı. Kötü kaydedilmiş ses ve tasarlanmadan yapılmış yetersiz ses miksajları yüzünden pek çok öğrencimin sınavlarda başarısız olduğunu anımsarım. Ayrıca bu soruna katıldığım pek çok kısa film yarışmasının jürilerinde de tanıklık ettim. Sinemada Ses Ve Müzik isimli kitabı oluşturmamda vurguladığım bu sorunlar, itici kuvvet oluşturdu.Ses dersi verdiğim yıllar içerisinde, hazırladığım ders notlarımın geliştirilmesiyle sinemada sesin ve müziğin kullanımı açısından giriş niteliğinde olan bu kitap, gerek sinema öğrencilerine, gerekse de film yapmak isteyen meraklılara katkı sağlayacağı düşünülerek hazırlandı.