Buram buram insan sevgisi tütüyor Sait Faik’in şiirlerinden. Kâh bir ayakkabı boyacısı çocuğun ellerindeki güzelliği görüyor kâh “salkım salkım tramvaylardan bir güzel çocuk yüzüyle gülümseyeni” nazarlarımıza sunuyor. GDO’lu sevgilerden değildir onunkisi: “Fırından yeni çıkmış taze mısır ekmeği renginde”dir, “yeni sağılmış keçi sütü kadar mavi ve sıcak”tır. Öyle ki “Meyhanenin kapısından, iki elini gözüne siper edip bakan birisi” doğru teşhisi koyacak: “Bu herif âşık, diyecek”tir. Çünkü “onsuz edemeyeceğini” anlamıştır. Zira o; sudur, ekmektir, zehirdir, tattır, uykudur; hâsılı yaşamak ve ölmek için ne lazımsa odur.
“Senden sonra ancak anlaşılır/İnsanoğluna öğretilen yalanlar/Senden sonra anlaşılır ancak /Boşluğu her şeyin” diyecek kadar bağlanmıştır sevdiğine. Onsuz İstanbul bile anlamını yitirir: “Bu şehirde ikimiz birden nefes alıyoruz/Yoksa neye yarardı bu garip şehir?” İlle de “Çalınmış saadetler taşıyan Kartal adlı kotra”yı bekleyecektir deniz kıyısında. Saadetine her şeyin neden mâni olduğunu “bilir de söyleyemez”.
Ve haykırır: “Kiraz mevsimi para kazanma mevsimi değil sevişme vaktidir.”