Matematik ile şiirin, matematikçi ile şairin birbirlerine içkinliği hususunda kimler ne demiş? Mesela Kant, *Matematik katıksız bir şiirdir.* cümlesini kurmuş. Alman matematikçi Karl Weierstrass ise şöyle bir senteze ulaşmış: *Bir matematikçi, aynı zamanda şair değilse iyi bir matematikçi sayılamaz.* İmam Şâfi bu sentezi çocuk eğitiminden başlatır: *Çocuklarınıza matematik ve şiir öğretiniz.* Napolyon ise sanki Şâfi’nin söylediğini genelleştirir: *Her insan biraz matematik biraz da şiir bilmelidir.* Matematik, felsefe ve edebiyat alanlarında çalışmaları bulunan Bertrand Russell ise *Matematik doğru açıdan bakıldığında, yalnızca gerçek değil, şahane bir güzellik de içerir.* derken, matematiğin şiirsel estetikle olan ilişkisine atıf yapar.
Malumu ilam edersek, şiir dediğimiz şey, duygu, hayal ve düşüncelerin, belirli bir düzen içinde ve etkileyici bir şekilde anlatımıdır. Şiirde, etkileyicilik dediğimiz zevk ve hazzın yanı sıra, ahenk de önemlidir. Şiirsel ahenk başta ölçü ve uyak olmak üzere sese dayalı bir takım uyumlarla sağlanır. Uyum ile matematikteki formülleri ilişkilendirebiliriz. Zira matematik dilindeki formülleri şiire benzetebiliriz. Öyle ya, matematiksel doğruları formüllerle ispat ederken, duygularımızı da şiirlerle sabitleriz. Formüller matematiksel gerçekliği ahenkli bir şekilde izah etmeye yararken şiirler de duygularımızın ritmik ve armonik yansımalarıdır. Şiir nasıl heyecana bağlı bir sanatsa, matematiksel süreçler de o derece heyecan vericidir. Son olarak, şiir bize duygular evreninin anahtarını takdim ederken, matematik bütün evrenin şiirine kapı aralar.
Peki, matematikçi şair ne yapar? Şiirin Matematikselliği işte bunu açıklıyor!