Bir insan ne ölçüde yaratıcı ise, kendi yaratıcısını kendi yaratıcısını da o ölçüde iyi tanır... Ama insan - gerçek insan, henüz daha varolmadı, yaratılmadı?... İnsan oluşumuzun, kurtuluşumuzun bilgide, sevgide, özgürlükte ve üreticilikte olduğunu bildiğimiz halde, kendimizi neden hâlâ zindanımızda tutuyoruz?... Tarih boyunca bize doğru diye öğretilen şeylerin yanlış olabileceğini neden düşünmüyoruz?... İnsanları içine doğdukları koşulları reddederek insanlaştırmanın, paylaşım yoluyla birleştirmenin anahtarı; bilgide, sevgide, özgürlükte değil miydi?... Güvercinim! Yaşam ekmeğim benim!... Hayatın büyüsü (tıpkı sevgili gibi) kalpsizliğine dayanır... Hayat nereye çekerse insan oraya gider, uygarlaşamıyor kendini aşamıyorsa sonunda bir hiç olur... Hiç olmamak için, biricik çözüm diyalektik çözümdür... Eğer insan diyalektik çözümü kavrayamıyor kendini aşamıyorsa, yaşadığını sanırken, gel - gitlerin girdabında ömrünü tüketmiş olur... Bilgi ve sevgi, insan oluşun kökenidir, hayatın gizilgücüne - özüne giriştir... Bu nedenle, bizi bilgi ve sevgi yönetmelidir diyorum... Yaşadığımız tüm bunalımların kaynağında bilgi ve sevgi yetersizliği yatar... Bilgi ve sevgi varoluşumuzun, insan oluşumuzun çekirdek dokusu - anatomisidir çünkü...