80’lerin şiirindeki imgeci görüngü, bireyleşmenin bir tezahürü olarak kendisini gösterir. Şairin kendilik tecrübeleriyle temellenen imge, verili duyarlıkların ve söylemlerin, klişeleşmiş algı ve ifade yapılarının üzerine çıkarak dünyanın farklı şekilde algılanmasına olanak sağlar. Şiir verili dilin dışına çıkarak imgeyle düşünmeyi getirir. Bu yönüyle modern -daha doğrusu hakiki- şiirin temel, kurucu unsuru olma hüviyetini kazanır. Şiirin hayatımızdaki yeri ve anlamı, imgenin önümüze açtığı bu semantik potansiyelle sıkı sıkıya ilişkilidir. Estetizme yönelik olumsuzlayıcı yaklaşımın ardında da yine imgeye ait söz konusu semantik potansiyeli zedeleme yahut ıskalama endişesi yatmaktadır. İmgelerle düşünme eylemi yerine estetik bir söyleyiş aracı olarak imgeleri kullanma yoluna gidilir. Bu sebeple 80’lerin şiiri ‘plastikleşme’ tezahürlerini fazlaca göstermiş, sahicilik sorunuyla karşı karşıya gelmiştir. 80’lerin imgeci şiiri bu yüzden *organik* olma vasfını önemli ölçüde kaybettiği gibi sahici bir imgeden yoksun kalma tehlikesiyle de yüz yüze olmuştur.