Türk kültür hayatında önemli bir yer tutan çiçek, tarih boyunca günlük hayatın içinde yer almıştır. Kahramanlığı ve savaşçılığıyla bilinen Türk milleti, adeta bir elinde kılıç, bir elinde gül olmak üzere şanlı bir tarih yazmıştır. Sanatın her sahasında kendini göstermiş, bilhassa süsleme sanatında çiçeği önemli bir unsur olarak kullanmıştır. Elbette pek çok çiçek değişik vesilelerle edebî ve güzel sanatlarda değerlendirilmiştir. Çiçek, sadece görüntüsüyle değerlendirilmemiş, kokusuyla, ihtiva ettiği maddeler itibariyle halk hekimliğinde ilaç olarak da dikkate alınmıştır. Altı asır boyunca dünyaya hükmetmiş Osmanlı’da çiçek daha fazla önem ve değer kazanmıştır. Bilhassa padişahların çiçek bahçesi tanzimi konusunda hassasiyeti dikkate şayandır.
Çiçek anlamına gelen “şükûfe” üzerine eserler yazlımıştır. Şükûfe, çiçeğin açmamış, tomurcuk halidir.Çiçekler içinde mümtaz bir yere sahip olan gül, divan ve halk şiirinde her daim sevgiliyi sembolize etmiş, üzerine kasideler, gazeller yazılmıştır. Âşık- ma’şûk bağlamında gül-bülbül klsik edebiyatın vazgeçilmezi olmuştur. Gül, aynı zamanda Hz. Muhammed peygamberi de sembolize eder, bu itibarla manevî bir anlam kazanmıştır.