Bir anlama çabası olarak düşünebileceğimiz şiire nesneler üzerinden yaklaşmak, onları incitip kırmadan, hafifçe üzerlerine basarak dolaşmaya çalışmak, diğer inceleme biçimlerinde olduğu gibi yine şiiri tüket(e)meyecek; ancak çoğulluğunu bir kere daha teyit edecektir. Kullandığı nesneler ekseninde şiire yaklaşırken zaman zaman şairin yaşamına, sosyal ve siyasal ortama, tarihsel şartlara, nesnelerin ideolojik ve sosyal anlamlarına, şiirin evrensel ve yerel tavırlarına dair de konuşmak gerekecektir.
Bu ise, Foucault’nun arkeoloji yaklaşımına denk düşer ve karşımıza çıkan nesneler, bazen arkeologların da yaptığı gibi kendi başlarına bir hikâyeye; daha doğrusu şiirsel birer figüre dönüşür. Hatta bazen bütün bir şiir, sanki uçan halı görevi gören böyle nesnelerle havalanırken, dil bu uçuşa +melodisiyle eşlik eden bir varlığa dönüşür.