Sıfır Felsefesi aslında benimle alakalı bir durum değil. Sıfır Felsefesi, sıfırdan başlayan, kendini geliştiren ve geliştirmeye devam eden, tüketici toplumdan bir nebze olsun sıyrılıp bir şeyler üretmeye odaklanan, dünyada tükettiği oksijenin biraz olsun hakkını dünyaya geri vermeyi de düşünmüş “Sıfırdan Başlayanlar” topluluğuyla alakalı.
Biz yeni dünyanın ve yeni kuşağın girişimcileriyiz.
Sıfır Felsefesi demek, bir şeye tabandan başlamak, kimseden yardım beklemeden, hiçbir destek almadan ayağa kalmak, kalkarken sayısız kere tekrar düşmek ama her düşüşte daha çok güçlenmek ve her seferinde çok daha sağlam kalkmak demek. Sıfır Felsefesi, bunları bilinçli bir şekilde yapmak, emeğin arkasındaki kutsallığı görmek, kapana sıkışmış insanları daha iyi anlamaya çalışmak, sıfırdan başlamayanların olduğunu bilmek ve kabul etmek, sıfırdan başlayıp, sıfırda kalanları ise anlamak, dolayısıyla onların nefretine kucak açmak demek.
Sıfır Felsefesi; asla pes etmemek, asla vazgeçmemek demek.
Biz, bizden çok yukarıda başlayanlara sevgi, bizimle aynı anda başlayıp konfor alanına çekilenlere el vereceğiz. Bazen bu sevgimiz dışlanacak belki, hatta bazen verdiğimiz el ısırılacak. İki durumda da suç onların değil, maalesef bir üst jenerasyonun suçu bu. Saçma atasözleri ve deyimler ile bizleri kıtlık zihniyetine sokanların kabahati! Saçma egolar ve davranışlarla aşağılık kompleksine sokanların! Parayı bir değer aracı olarak, emeği de eziklik olarak gösterenlerin!
Evet, biz sıfırdan başlayanlarız!
Yeni dünyanın ve yeni kuşağın girişimcileriyiz!