Modernleşme, siyasi, iktisadi, hukuki etkileriyle toplumları dönüştürerek etnik guruplara ulus olma hayalini takdim ederken, çelişkili bir biçimde, merkezi devlet otoritesine sunduğu imkânlarla etnik hassasiyetleri törpüleme fırsatını da verir. Türkiye örneğinde modern ulus-devletin kuruluş sürecine denk gelen milliyetçi Kürt örgütlenmelerinin bu açıdan bir tesadüf olmadığı düşünülmelidir. Yerel bağlarından koparak İstanbul’a gelen okumuşların etnik kimliklerini on binlerce yıl önce dünyaya medeniyet götürdüğüne inanılan topluluklarda araması da, eldeki imkânlarla ilgili olsa gerektir. Siyasi bir Kürt kimliği inşa gayretinde olan aydınların kabullenmek istemedikleri husus, ait olunan etnik grubun bin yıla yakın bir sürede büyük kitle ile eklemleşmesidir.