Tükendi
Stok AlarmıFatih Devri İstanbul’unda Bir Bilge Bir Bilgin: Şeyh Ebülvefa ve Hızır Bey adını verdiğimiz bu çalışma, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nin ilk müdürlerinden, kültür ve medeniyet dünyamıza dair çalışmalarıyla kaynaklarda yer almış Abdülkadir Erdoğan’ın (1877-1944) Şeyh Ebülvefa hakkındaki eserini ve Hızır Bey hakkında kaleme aldığı iki yazıyı bir araya getiriyor. Fatih Mehmed Devrinde İstanbul’da Bir Türk Mütefekkiri Şeyh Vefa Hayatı ve Eserleri başlığıyla 1941’de yayınlanan esere, müellifin Konya Halkevi Aylık Kültür Dergisi’nde iki sayı peşpeşe (Temmuz 1943; Ağustos-Eylül 1943) yayımlanan ve On Beşinci Asır Ortalarında İstanbul’da Bir Türk Bilgini Hızır Bey, Hayatı ve Eserleri başlıklı yazıları da ilave edildi. Ayrıca Hızır Bey’in Arapça olarak kaleme aldığı Kasîde-i Nûniyye’sinin Osmanlı müelliflerinden Şem’î (v. 1602-1603) tarafında yapılan manzum tercümesi de eserde yer almaktadır.
Abdülkadir Erdoğan, eserini ve yazılarını kaleme aldığı zamanlar dikkate alındığında kaynakların elverdiği bilgileri çerçevesinde, Fatih Devri İstanbul’undaki iki değerli şahsiyete dair ilk örnek bir biyografi çalışması ortaya koymuştur. İstanbul’un ilk kadısı, valisi, belediye başkanı Hızır Bey (v. 1459) ve Zeyniyye tarikatının Vefâiyye kolunun kurucusu, mutasavvıf, âlim ve şair Şeyh Ebülvefa (v. 1491); devrinin oldukça zengin yönetici, âlim, şair, mutasavvıf, aydın kadrosu içinde bir yıldız gibi parlayan, medeniyet dünyamızın kurucu büyüklerindendir. Özellikle İstanbul’un Fethi’nden (1453) sonra Yeni İstanbul’un madden ve manen inşasında onların üstün katkıları çok çeşitli eserlere konu olabilecek evsafta. Vefat tarihlerini esas alarak söyleyecek olursak Hızır Bey İstanbul’un Fethi’nden 6 yıl sonra, Ebülvefa’da 38 yıl sonra vefat etmişlerdir. Akşemdeddin, Molla Gürânî, Sinan Paşa, Molla Hüsrev, Molla Yegân, Müslihüddin Halife, Abdullatifü’l-Makdesî, Muhyiddin-i Kocevî, Sabayî, Şah Ali, Zenbilli Ali Efendi, Şeyh Ahmed-i Buharî, Mehmed Muhyiddin-i Vefayî, Zati, Üsküplü Şem’î… gibi çağdaşlarıyla hakiki bir aydınlanmanın, örneklerini sunmuşlardır.