Sabah olduğunda Seyfi Baba epeyce rahat bir uykuda görünüyordu. Yüzü ve nefesi daha bir sakin ve dingindi. Onu uyandırmadan çıkmak istedi evden. Tam ceketini giyinirken, bu yaşlı baba dostuna bir miktar para bırakmaya niyetlendi. Elini cüzdanına götürdüğünde orada bir tek onluğun dahi olmadığını, sadece mührünün adeta utancından boynu bükük bir vaziyette cüzdanın bir köşesinde öylece mahzun bir hâlde durduğunu gördü. İşte o an Akif’in yüreğinin en derininden, bir alev hâlinde şu mısra dökülüverdi:
“Ya hamiyetsiz olaydım, ya param olsa idi.”