Keşfetme tutkusu bir seyyahı nereye kadar götürebilir? Öncelikle yaşadığı coğrafyayı keşfetmeye ve anlamaya.
*Ben,* der Zerdüşt, *bir gezgin ve dağcıyım; düzlüklerden hoşlanmam ve görünüşe göre uzun süre kıpırdamadan oturamam. Beni bekleyen kader her neyse, yaşayacak daha neyim varsa, yürümek ve dağa tırmanmak olacak içinde.*
Bir doğa yürüyüşçüsü olan Friedrich Nietzsche’nin sözlerini yaşam felsefesi olarak benimseyen modern seyyah Yavuz Çekirge, Seyahatnâmeler dizisinin beşinci kitabıyla Anadolu’nun keşfini sürdürüyor. Yürüyerek, fotoğraf çekerek ve araştırarak dolaşıyor Anadolu’yu. O bir doğa yürüyüşçüsü. Anadolu’nun az bilinen yörelerinde; dağlarda ve yaylalarda fotoğraf ve kültür arıyor. Çektiği her fotoğrafın arka planına odaklanarak, geçmişten kalan izleriyle bu coğrafyanın tarihini de yeniden yazmayı amaçlıyor. Antik kentleri, dağları, ovaları, gölleri, kanyonları, nehirleri ve ormanlarıyla Anadolu’yu karış karış belgeleyerek yürüyor Yavuz Çekirge. Şehirlerin, mahallelerin tarihini araştırıp inançları, dilleri, geçmişi ve çok kültürlülüğüyle yepyeni bir Türkiye haritası çizmeyi amaçlıyor. Antik medeniyetleri ve mimarisiyle, geçmişin gölgesindeki günümüz Türkiye’sini…
Beşinci seyahatnâme kitabında Yavuz Çekirge, bölgesel olarak bakıldığında ağırlıklı olarak Antik Çağ’daki adlarıyla Commagene, Cappadocia ve Galatia bölgelerinde tarihi, etnik ve arkeolojik gözlemlerde bulunarak hafızaları tazeliyor. Günümüz Türkiye’sinde Mardin, Batman, Tunceli, Elazığ, Amasra, Isparta, Antalya, Nevşehir ve Konya illerini de içine alan bu bölgelerin dağları, nehirleri ve insanlarını gözler önüne seriyor.
Bu kitapta Anadolu’nun kadim inanç haritasının mistik köşelerini, kutsal olanı izleyerek yürüyen Yavuz Çekirge, Mardin ve Dersim’in etnik ve kültürel yapısıyla Munzur Çayı etrafında oluşan kutsallığı araştırıp sorgulayarak, yöre coğrafyasının tarihine yanı sıra hurafelere ve doğaya karşı girişilen katliamlara da dikkat çekiyor.