*Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde bir Padişah ve bu Padişah’ın altı-yedi yaşlarında bir kızı varmış. Bu kızın birçok hizmetçisi ve kölesi varmış. Bir de kendisinden birazcık daha büyük, Koçali adında bir uşağı varmış. Kız yemekte peçetesini yere düşürürse Koçali hemen koşup peçeteyi alarak ona verirmiş.
Oyun oynarken kız topunu biraz uzağa kaçırırsa Koçali hemen gidip topu geri getirirmiş. Bazen de Padişah’ın kızı binlerce oyuncağından sıkılır ve çelikçomak oynamak istermiş. Çelikçomağı da altın ve gümüştenmiş. Kız uyuduğunda kendisi de kapının önüne yatıp uyurmuş, böylece hizmetçiler ve diğer saray çalışanları hanımefendilerinin uyuduğunu anlar, hiç gürültü çıkarmazlarmış. Padişah’ın kızı ne buyurursa buyursun Koçali buna öylesine candan boyun eğer, işlerini öylesine iyi yaparmış ki Prenses ona bir kere bile kızmamış.*