*Ama ben o kuşu kaburgalarımın arasında saklamak istiyorum!*
Aydos; ayrılmaz dostlukların mahallesi, masumane aşkların yeriydi. Kimi kirli geçmişleriyle yüzleşir, kimi de geleceğe sisli bir yelken açardı. Her semtin bir delikanlısı olurdu, her mahallenin bir ağır abisi. Bu mahallenin de ağır abisi Hızır Ali idi; geçmişi karanlık, geleceği sisli.
Hayattan beklediği pek çok şeyi kazanmış ve bir anda kaybetmiş olan Hızır’ın tutunacağı tek dalı, atan kalbiydi. O kalpte kocaman bir yangın yanmış, geriye sadece küller kalmıştı. Hızır Ali ne külleri üfleyebilmiş ne de yeniden yakabilecek birini tanıyabilmişti.
Bu kalbi de birine kaptırdığında geriye ne kalacaktı? Ya da o kalbe geçmişinden başka ne sığdırabilirdi?
Tüm bu soruların cevabını Melek verecekti. Küçüğü…