Yazar Fethi Şiyn, ülkenin mutlak hakimi olan Lider’in iktidara gelişinin yirminci yıl kutlamalarının yapıldığı sıcak bir güne açar gözlerini. Tıpkı diğer sabahlarda olduğu gibi, propaganda şarkılarının gümbürtüsü sloganların kükreyişine karışmıştır. Düşündüklerini baskı nedeniyle yazamayan ama istenildiği gibi yazmaya da yanaşmayan ve sessiz kalan Şiyn, ülkenin doğal gerçekliği haline gelmiş bunaltıcı karmaşadan bir parça uzaklaşabilme umuduyla kendisini sokağa atar. Ne var ki polis tarafından dövülen bir öğrenciyi kurtarmaya çalıştığında “uzun bir gün”ün başlangıcında olduğundan habersizdir.
Şiyn, “bilinmeyen” bir Arap ülkesindeki zamanın ruhunu ve baskının şiddetini gösteren acı olaylara tanık olur. Lider için yanıp tutuştuğunu sandığı halkın ona fısıldayarak anlattıklarını dinler. İktidarın propaganda faaliyetlerinin işleyişini ve onu kendi sessizliğinden çıkarma planlarını öğrenir. Sadece bir gün içinde, bir devrin sinsi zalimliğinin ne denli korkutucu boyutlara ulaşabileceğini görür ve gösterir.
Modern Arap edebiyatının aykırı yazarı Suriyeli Nihad Sîris’in, distopya ile gerçekliğin kesiştiği incecik bir çizgide zarafetle yürüyen romanı Sessizlik ve Gürültü’yü Rahmi Er, Arapça aslından çevirdi.