Bir adam; yüreğinde yalnızlık ve ruhu siyahlara mahkum...
Dünyaya karşı duran ama yüreğine mağlup olan...
Her şeye sahip olan bir adam Yusuf Turan Miralı… Bahar kokulu, kırmızı bir kadın Bir adam; yüreğinde yalnızlık ve ruhu siyahlara mahkum… Dünyaya karşı duran ama yüreğine mağlup olan… yüzünden yitirebilir miydi eşsiz mantığını, şanını, şöhretini, dostunu?
Bir kadın; İstanbul kadar kalabalık, İstanbul kadar hüzünlü ve aşk kadar kırmızı…
Aza tamah eden, dili aşk şarabını hiç tatmamış, gözlerindeki ırmaklara ruhunu saklayan Hale Soydan… Her şeyin fazlasına sahip gibi görünen, siyahlara bulanmış bir adama yüreğini adayabilir miydi?
Farklı yüreklerin, farklı dillerin ve farklı yaşamların ortak notasıydı aşkları. İmkansızlıkların can bulduğu ateş kadar yakıcı, su kadar duru bir masal… Kocaman bir adamın, ufacık bir kadına muhtaç olması mıydı aşk? Ateş, suya dokunabilir miydi peki? Su, ateşe can verebilir miydi? Ateş ve su birbirlerini tüketmeden bir arada kalabilirler miydi?
Tüketen, yaralayan, eşsiz melodilerle taçlandırılmış bir ateş kadar yakıcı ve su kadar şeffaf bir aşk… İmkansız bir aşkla bestelenmiş, duyulmamış bir senfoni…
Kırmızı ile siyahın Sessizlik Senfonisi.