Tanzimat döneminin ikinci kuşak yazarları arasında yer alan Samipaşazade Sezai, adını edebiyat tarihine yazan Sergüzeşt adlı eserinde; 19. yüzyılda bütün dünyada güncel bir tema haline gelen esaret konusunu işler. Yazarın amacı, esaret kurumunun insanlık dışı yönü üzerinde okuyucuyu düşündürmektir. Olaylara, güçsüz kahramanı Dilber’in gözüyle bakarken bu sayede ezen-ezilen, kuvvetli-zayıf zıtlığını çarpıcı şekilde dile getirir ve toplumun merhamet duygularını harekete geçirmek ister. Edebiyat tarihimizin kilometre taşlarından Sergüzeşt’in elinizdeki baskısı, yazarı hayattayken yapılan ikinci baskısı temel alınarak hazırlandı. Yazarın üslubunu koruyarak, bugünün okurlarının kolaylıkla anlayacağı şekilde sadeleştirildi.
“Gece bütün sakinlik ve karanlığıyla ortalığı istila etmişti. Ne gökte bir yıldızın ne yerde bir kandilin ışığının göründüğü bu koca gecenin içinde hiçbir ses işitilmez, yalnız uzaktan uzağa havlayan köpeklerin sesleriyle ara sıra şiddetle esen soğuk, içe işleyen bir rüzgârın eski Bizans harabelerinden çıkardığı müthiş yankılar korkulu kulaklarına ulaşırdı.”